Devamsızlıktan kalan bazı öğrencilerimiz bana mail atarak veya çeşitli yollarla ulaşarak devam mecburiyetinden muaf tutulmayı talep etmektedirler.
Öncelikle şu hususu ifade etmek isterim. Devam mecburiyeti mevzuatın amir hükmüdür.
Yüksek Öğretim Kanunu Madde 3/u-1’de örgün eğitim şu şekilde tarif edilmiştir: “Örgün Eğitim: Öğrencilerin, eğitim – öğretim süresince ders ve uygulamalara devam etme zorunluluğunda oldukları bir eğitim – öğretim türüdür.” Bizim Üniversitemizde verilen eğitim de örgün eğitimdir.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Önlisans ve Lisans Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği’nin 25. maddesi ise şu şekildedir:
“Derslere devam
MADDE 25 – (1) (Değişik:RG-14/7/2017- 30124) Derslerin teorik ve uygulama saatleri ile laboratuvarlara en az %70 oranında devam aranır. Bu şartı sağlamayan öğrenciler, o dersten devamsız sayılır ve başarı notu IA notu ile gösterilir.
(2) (Değişik:RG-10/12/2012-28493) Tekrarlanan derslerde, önceki dönemde devam şartı yerine getirilmişse, verilen ödev, proje ve benzeri görevler yerine getirilmek ve ara sınavlara girilmek kaydıyla dersin öğretim elemanınca devam koşulu aranmayabilir.
(3) (Değişik:RG-4/12/2015-29552) Devamla ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, hastalık halinin sağlık raporlarıyla ispatı veya mücbir sebeplerin varlığı halinde, devamsızlık süresi yirmi gün daha uzatılabilir.”
Görüldüğü üzere derslere devam mevzuatın amir hükmüdür.
Bu konuda yapılan itirazlar genellikle, “devam uygulamasından haberimiz olmadı” ya da “çalıştığım için gelemiyorum” şeklindedir.
Öncelikle ifade etmek isterim ki, çalışıyor olmak, devam etmemek için haklı bir sebep olarak mevzuatta düzenlenmemiştir. “Bu uygulamadan haberim olmadı” şeklindeki itirazlar ise hukuken dikkate alınamaz. Zira hiç kimse kanunu bilmediğini iddia edemez. Belki bu noktada “daha önce uygulanmadığı için bundan sonra da uygulanmayacağını düşündük” diyebilirler ancak yine de “bu uygulamadan hiç haberimiz olmadı” diyemezler. Bir öğrencinin bu uygulamadan hiç haberinin olmaması demek, Fakülte ile hiç ilgisinin olmaması demektir. Öte yandan, daha önce yoklama yapılmaması bundan sonra yapılmasını hukuka aykırı hâle de getirmez.
Devam mecburiyeti ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra, YÖK’ün, Üniversite Senatosu’nun ve Fakülte Kurulu’nun aldığı kararlara dayanmaktadır. Biz öğretim üyelerinin mevzuata, YÖK veya Üniversitenin ilgili kurullarının aldığı kararlara uymamak gibi bir keyfiyeti olamaz. Bu nedenle bana bu konuda mail atan veya çeşitli yollarla ulaşan öğrencilerime buradan toplu olarak cevap vermek istiyorum: Benim bu konuda kendi başıma karar alarak uygulamayı değiştirmek, bu cümleden olmak üzere devamsız öğrenciyi devamlı saymak gibi bir yetkim bulunmamaktadır.
Şahsî düşüncelerime gelince;
Öğrencilerimizin bu noktadaki bazı itirazlarını ben de haklı buluyorum. Her şeyden önce Türkiye’deki hukuk fakültelerinin büyük bir çoğunluğunda sınıflar kalabalık olduğu için sağlıklı bir yoklama alınması mümkün olmamaktadır. İkincisi, devlet üniversitelerinde yapılmayan bu uygulamanın vakıf üniversitelerinden istenmesi eşitliğe aykırıdır. Madem aynı diploma veriliyor, herkesin aynı kurallara uyması gerekir. Ancak biz biliyoruz ki başta Ankara ve İstanbul Hukuk Fakülteleri olmak üzere pek çok fakültede imza alınmamaktadır. Üçüncüsü, üniversite öğrencisi, özellikle de hukuk fakültesi öğrencisi sorumluluğunun bilincinde olan öğrencidir. Devam etmesinin gerekip gerekmediğinin farkındadır. En azından öyle olması gerekir. Bu nedenle öğrenciyi imza zoruyla devama mecbur etmeyi oldum olası doğru bulmadım. Eğer öğrencilerin büyük çoğunluğu bir hocadan devam etmeden geçebiliyorsa hocanın kendisini sorgulaması gerekir. Zira hocanın varlığı ile yokluğu arasında bir fark yok demektir. Bu durumda böyle bir hocanın (bu ben de olsam) dersine devam etmek anlamsız olacaktır.
Geçmişte zaman zaman istatistik amaçlı imza aldığım olmuştur. Bunu yaparken kendimi kontrol etmek istedim. Bu imzalar ne devam durumuna etki etti ne de öğrencinin notuna. Ben sadece devam eden öğrencilerle etmeyenler arasındaki başarı durumunu görmek amacıyla bu uygulamaları yaptım. Benim dersime devam edenlerin etmeyenlere göre başarısının daha yüksek olduğunu görmem beni mutlu etti. Fakat aradaki fark benim arzu ettiğim kadar açık değildi. Bu da bana kendimi sorgulamam ve yeni metotlar denemem gerektiğini gösterdi.
Sonuç olarak imza konusundaki tavrım budur. Bu uygulama olması gereken hukuk açısından benim tasvip ettiğim bir uygulama olmasa da, olan hukuk açısından baktığımızda, kurallara uymaktan başka seçeneğimiz bulunmamaktadır. Bu nedenle devamsızlıktan kalan arkadaşların bana mail atmaları veya mesaj yazmaları boşuna bir gayrettir. Zaten ben bu mesaj ve maillere dönüş yapmıyorum. Zira muhatabınız ben değilim. Bu konuda muhatap, ilgili kurum ve kuruluşlardır.
Bilgilerinizi rica ederim.